Soru 1 |
Bu metinden Neşet Ertaş ile ilgili aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
Yetişmesinde babasının katkısı olduğu | |
Konserlerine, benzer sözlerle başladığı | |
Kimi şiirlerinin, yaşamından izler taşıdığı | |
Plaklarını çeşitli takma isimlerle çıkardığı |
Soru 2 |
Besteyi ilk duyduğumda manzaraya tek başına hâkim, büyük bir ağaç canlandı gözlerimin önünde. Bu hayal, musikinin rüzgârıyla birdenbire beliren bir şeydi. Hâlbuki bu besteyi o anda dinlemeye hazır değildim, nağme beni ansızın
yakalamıştı. Bu hayalin meydana gelmesi, âdeta uyanık hâlde görülen bir rüya gibiydi.
Aşağıdakilerden hangisi bu parçadaki altı çizili sözcüklerden herhangi birinin anlamını karşılamaz?
Hatırlama | |
Ortaya çıkma | |
Etkileme | |
Görünme |
Soru 3 |
Bilinç akışı tekniğinin kullanıldığı modern öykü ve romanlarda okur, olayları değil; olayların insan üzerindeki etkilerini, oluşturduğu çağrışımları ve duyguları izleme imkânı bulur. Bilinç akışında kahramanın zihninden geçen düşünceler arasında mantıksal bir bağ yoktur.
Buna göre aşağıdaki metinlerin hangisinde bilinç akışı tekniği kullanılmıştır?
Elektriğe henüz kavuşmuş kasabada doktor, mühendis ve avukatların çok önemsendiği yıllardı. Her şeyi, herkesten daha iyi bilir; bundan dolayı da çarşıda, pazarda, kahvede, lokantada en çok saygıyı onlar görürlerdi. Bir doktor, bir avukat, bir mühendisin çevresi çokluk büyük çiftçiler, tüccarlar tarafından çevrilir; yorumları can kulağıyla dinlenirdi. | |
Üç torba aldığıma iyi ettim, lahana da alırım ıspanak da. Üç daire... Şimdi apartman katları kira getirmiyor, bankaya yatırmak en iyisi. Bıyıklarını boyamış şu. Arnavut kaldırımının böylesine ne topuk dayanıyor ne pençe. Yarın gözünü kapadı mı hiç yoktan iyi. Ufak tefeğe kulak asma. Katları onlara bölüştürür, ben bana kalan aylığa bakarım. | |
Bazı hiç sebep yokken annesinin boynuna sarılır; yanaklarını, gözlerini, ellerini öperdi. Melek Hanım bu dakikalarda onun nezaketten ezildiğini, mavi gözlerinin yaşla dolduğunu görürdü. Sebebini sorduğu vakit Kenan, bir şey söyleyemezdi. Çünkü bu sebebi kendi de bilmezdi. Bu, onun için uyumak ve su içmek gibi bir ihtiyaçtı. | |
Bir kartal yuvasını andıran köy, dağın eteklerine sırtını vermiş, dünyaya kafa tutuyor gibiydi. Köyün yamaçlarına kurulmuş kerpiç evler toprağın yeryüzüne köpürüşü gibi duruyordu. Uzaktan bakanlar, bir tespih gibi dizilen evleri ve maviye boyanmış kapıları görürlerdi. Şehirlerde hızla akıp giden hayat burada iyice yavaşlar, belli bir süre kendini sessizliğe bırakırdı. |
Soru 4 |
Şair, bir aydınlanma ve doğru olanın farkına varma hâlini ifade ettiği şiirinde, zamanın ve hayatın kıymetini bilmenin ve yaşama sevinçle bağlanmanın önemini kavradığını dile getirmektedir.
Bu parçada sözü edilen dizeler aşağıdakilerden hangisidir?
Gökyüzünün başka rengi de varmış Geç fark ettim taşın sert olduğunu Su insanı boğar, ateş yakarmış Her doğan günün bir dert olduğunu İnsan bu yaşa gelince anlarmış | |
Yaşamak güzel şey doğrusu Üstelik hava da güzelse Hele gücün kuvvetin yerindeyse Elin ekmek tutmuşsa bir de Hele tertemizse gönlün Hele kar gibiyse alnın | |
Yaşım ilerledikçe daha çok anlıyorum Ne büyük nimet olduğunu ah ey güzel gün Boş yere üzülmekte mana yok, anlıyorum Kadrini bilmek lazım artık her açan gülün Şükretmek, türküsüne daldaki her bülbülün | |
Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran Bunca güzelliği nasıl koyup gideceğiz Yaman çalacak o çalmayası saat yaman Geçmiş ola, bir kez yumuldu mu gözlerimiz |
Soru 5 |
Bazı cisimlerin tek bir rengi veya biçimi olduğunu kabul etme eğilimindeyiz. Mesela çocuklar kimi zaman, yıldızların aslında öyle olmadıkları hâlde beş köşeli olduğuna inanır. Bir tabloda gökyüzünün mavi, çayırın da yeşil olmasında ısrar eden birinin bu çocuklardan pek farkı yok bana göre. Bu kişiler, bir tabloda başka renkler görmekten rahatsız olur.Oysa göğe ve çayıra ilişkin duyduğumuz her şeyi unutmayı bir denesek, dünyayı ilk kez görüyor gibi olsak o zaman nesneler daha değişik ve şaşırtıcı renklerle görünebilir bize. Böylece daha etkileyici sonuçlar elde edebilir, daha özgün eserler verebiliriz.
Aşağıdaki yargılardan hangisi bu parçada savunulan düşünceyi destekler?
Sanat yapıtlarının tadına varılmasında alışkanlıklarımızı ve ön yargılarımızı aşmaktaki isteksizliğimizden daha büyük bir engel yoktur. Bilinen bir konuyu alışılmamış biçimde canlandıran bir resim, ‟doğru” olmadığı gibi bir gerekçeyle körü körüne eleştirilir çoğu zaman. | |
Bir tabloyu bize sevdiren veya bizi ondan uzaklaştıran, çoğu vakit bir figürün ifadesidir. Bize tanıdık gelen ve böylece bizde heyecan uyandıran bir görüntü çoğumuzun hoşuna gider. | |
Görünen dünyayı olduğu gibi resmetmedeki sabır ve yeteneğin kuşkusuz övülmesi gerekir. Bu nedenle geçmişin büyük sanatçıları, en ufak ayrıntının bile özenle saptandığı yapıtlarına çok çaba harcamışlardır. | |
Büyük yapıtlar, önünde her durduğumuzda değişik görünür. Onlar da insan denen canlı gibi tükenmez ve önceden kestirilemez. Kendi serüvenleri ve akıl ermez yasalarıyla başlı başına bir heyecan dünyası oluşturur. Bu yüzden hiç kimse sanat hakkında her şeyi bildiğini ileri sürmemelidir. |
Soru 6 |
(I) Gelişim, insanın en temel ihtiyaçlarından biridir. (II) Ancak günümüzde bilgeliğin yerini bilgi, oyunun yerini yarışma aldığı gibi maalesef gelişimin yerini de başarı almış durumda. (III) Hâlbuki her gelişim bir başarıyken her başarı bir gelişim değildir. (IV) Kişi, ehliyet sınavından iyi bir puan alabilir ama bu, onun öğrendiği ve geliştiği anlamına gelmeyebilir.
Bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
I. cümlede karşılaştırma yapılmıştır. | |
II. cümlede olumsuz bir eleştiri vardır. | |
III. cümlede şarta bağlı bir durum söz konusudur. | |
IV. cümlede örneklemeden faydalanılmıştır. |
Soru 7 |
Ses, dalgalar hâlinde yayılır. Kaynağından çıkan ses, çevresindeki molekülleri titreştirir ve bu titreşim molekülden moleküle aktarılır. Yani sesin yayılabilmesi için ortamda molekül bulunması gerekir. Örneğin ses, havada ve suda yayılabilir çünkü bu ortamlar moleküllerden oluşur. Uzayda yok denecek kadar az madde vardır, dolayısıyla moleküller birbirinden çok uzaktadır. Bu yüzden uzayda oluşan ses, moleküller arasında iletilemez ve yayılamaz.
Bu metin aşağıdaki sorulardan hangisine cevap olarak yazılmıştır?
Uzay boşluğundaki moleküllerin sesi duyulur mu? | |
Ses, uzayda neden yayılmaz? | |
Ses uzay boşluğunda niçin sonsuza kadar kalamaz? | |
Ses dalgaları moleküllerden mi oluşur? |
Soru 8 |
Bir balıkçının tezgâhında yer alan balık türleri ile ilgili bilgiler aşağıdaki tabloda verilmiştir.
Bu balıkçıdan alışveriş yapan Mine, Nermin, Okan, Ömer ve Pelin ile ilgili şunlar bilinmektedir:
- Her bir kişi, diğerlerinden farklı bir balık türü satın almıştır.
- Ömer, hem tavası hem ızgarası önerilen bir balık almıştır.
- Mine ve Pelin’in aldığı balıkların boy özelliği farklı, pişirme önerisi aynıdır.
- Okan tavada pişirilmesi önerilen, küçük bir balık almıştır.
Buna göre;
- lüfer,
- kılıç,
- barbun
balıklarından hangilerini kimin alacağı kesin olarak söylenemez?
Yalnız I. | |
Yalnız II. | |
I ve III. | |
II ve III. |
Soru 9 |
Tarihî ve doğal güzelliklerden ibaret değildir İstanbul sokakları. Aynı zamanda iç içe geçmiş sesler bütünüdür. Bu seslerle şekillenir İstanbul’un ahengi. Bu seslerledir İstanbul’un benzersiz bir orkestraya dönüşmesi.
Bu parçaya,
Bu bütünün parçaları Boğaz’da vapurların düdüklerinden dalga seslerine kadar uzanır. Kimi zaman bir dükkânın önündeki kafeste şakıyan şirin kanaryanın, kimi zaman bir adamın balkonda çaldığı udun, kimi zaman da karşı komşusunu çağıran bir teyzenin sesidir.
metni eklendiğinde parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Karşılaştırma yapılmıştır. | |
Anlatılanlar benzetme yoluyla somutlaştırılmıştır. | |
Anlatıma nesnel bir boyut kazandırılmış . | |
Ortaya konan düşünce örneklenmiştir. |
Soru 10 |
Bir ressamın her tür resmi ortaya çıkarabilmesi söz konusu değildir. - - - -
Bu cümlenin sonuna anlam akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
Çünkü resim sanatının her bir dalını tam anlamıyla öğrenebilmek ve uygulayabilmek oldukça zaman alır. | |
Resim sanatının birtakım alt dalları vardır ve bir ressam en fazla dört veya beş dalda kendini yetiştirebilir. | |
Ama çevremizde veya sanat dünyasında “Elbette ben hepsini yapabilirim.” diyen sanatkârlar da yok değil. | |
Dolayısıyla bir ressam yeteri kadar çalışırsa hem portrede hem soyut resimde hem de natürmortta ustalaşabilir |